Minik Dahiler Ne ile Meşguldü?

MİNİK DAHİLER NE İLE MEŞGULDÜ

Sanatçılarımızın, ressamlarımızın, şairlerimizin pek çoğunun ilk eseri, ilk resmi, ilk şiiri hatta ilk karalama ve eskizleri sırdır. Sanatçının, üstün yeteneklinin, dehanın gelişim aşamalarını takip etmek için ne kadar kıymetli birer numunedir, ilkler…

Üstün yeteneklilerimizin geleceğe bırakmış oldukları izlerdir, eserleri. Bir eğitimci için kronolojik sırada kesintisiz bir eser tasnifi dehanın yeteneği ve eğitimi arasındaki ilişkiyi, etkiyi yakalayabilme adına ne kadar kıymetli bir veri bankasıdır.

Mimar Sinan’ın çıraklık, kalfalık, ustalık eserlerinin ötesinde ilk ördüğü duvardan çıraklık eserine kadar inşa ettiği yapıları, Mehmed Fuad Köprülü’nün karaladığı ilk makalesinden yayınlanan ilk kitabına kadar yazdıklarını, Osman Hamdi Bey’in ilk mektepte çizdiği ilk karakalem resimden “Kaplumbağa Terbiyecisi”ne fırçasından akan tabloları; kısaca üstün yeteneklinin emekleme devrinin ipuçlarını derleyebilmek… Ürün (eser) odaklı değerlendirme ile dahinin gelişimini takip edebilmek günümüzde uygulanan üstün yeteneklilerin eğitim programları ile önemli  karşılaştırma, modelleme, yararlanma imkanları sağlayabilirdi. Benzer alanlarda eser veren üstün yeteneklilerin gelişimlerindeki ortak noktalar (var ise) tespit edilebilir. Elde edilebilecek bu tür tecrübi veriler kıyaslamanın ötesinde üstün yetenekli bireylerin gelişim aşama ve hızlarını tespit adına birer fırsat da olabilir.  Hatta günümüzde uygulanan birbirinden farklı tanılama testlerine nazaran daha özel daha bireysel tanılama imkanı da sağlayabilir bu tür mikyaslar.

Okullarımızda öğrenci dosyalarımızın içinde nüfus cüzdan fotokopisi, ikametgah senedi, vesikalık fotoğraf ve modası geçmiş anketlerin yanında onları bizzat ürettikleri eserler ile tanıma fırsatı verecek çalışmalarını muhafaza edebilsek kötü mü olurdu? Bugün üstün-özel yeteneklilere eğitim verme iddiasındaki resmi-özel eğitim kurumlarımızın böyle bir çalışması var mıdır? Böyle bir çalışma yapılsa fişleme yaftasından kurtulabilir miydik?

Sadece üstün ve özel yetenekliler alanına hizmet verenler için değil tüm eğitim camiamız için böyle bir veri bankası elzemdir. Ziya Paşa’nın “ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz” tespiti aslında bireyi tanıma adına eğitimcilerin kafa yorması gereken derinliği olan bir prensiptir.

Bu tür tecrübi çalışmaların en zor tarafı dahinin ürettiği ilk devir eserlerinin tamamını bir ürün dosyasında toplama zorluğudur. Ebeveynlerimizde çocuklarının hatıralarını derleme-saklama alışkanlığı fotoğraf, kıyafet vb. nesneleri biriktirmeden öteye gitmez. Çocuklarının resim defterlerini, hatta ders defterlerini saklayan kaç ebeveyn vardır ki? Ebeveynlerimizin ötesinde eğitim camiamızda bu şuur var mıdır ki?

Ebeveyn, okul, öğretmen, mürebbiye ya da dadı adam olacak çocuğu zamanında keşfedip minik dahinin izlerini zamanın tozundan gubarından koruyamamış ise sanırım bu işin içinden tarihçiler çıkabilir. 

Gecenin bir vaktinde zihnimi kemiren minik dahiler acaba neyle meşguldü? sorusunu cevaplayabilecek her kula minnettarım.